İçimdeki ilhamdan müsveddeler oluştu. İçimdeki delilik öylece oturuyor, acımı çektiğimden beri, daha uslu isyankar yanlarım, sessizce makarna yapmak istiyorum, bu defa mutfağı birbirine katmadan, ama katlamak istiyorum kalbimin sivri köşelerini, sarmak istiyorum bir yumuşak toz bezi, mutfaktaki metaller hariç hiçbir şey yumuşak değil, metalik sesler bana beyaz önlüklü hastaneleri hatırlatıyor, nefret etmek için büyük nedenlerim vardı ama susuyorum, içimdeki deli gitti, oysa ne güzel bölünmüştük, kendi içimi yerken adil bir bölüşme işlemi yapmıştım, güzel payı içime düşmüştü, içimde her şeyi sezen başka bir şey olduğuna inanıyordum hep ama o bana hiçbir şey söylemiyordu. O içimde otururken, daha ne kadar susacaktık böyle… Uzun zamandır aşırı kelimeler kullanmıyorum, en ya da çok gibi. Hiçbir şey aşırı gelmiyor artık, içimdeki sezen ben, birçok şeye alıştırdı beni, hem de çok kere. Yaşadığım hayattan arta kalan, provası yapılmamış müsveddeler, zamanı kalmamış da acele çıkmak zorunda kalmış gibi kalbimin kapısı, biri çıkarken kapatmayı unutmuş. Ben uzun zamandır acıttıklarınla oyun oynuyorum.
Sekiz Ekim İki Bin On Beş 10 15
No Comments